Seçmece onlar

Okurumuz CHP Genel Merkezi’ne gönderdiği yazının bir kopyasını da bize postalamış. Diyor ki: 

“Partimizin tam 30 yıllık üyesiyim, emekli edebiyat öğretmeniyim. Çankaya Belediyesi meclis üye aday adaylığına başvurdum. Atama yöntemi ile açıklanan listede 1 adet PM üyesinin oğlu, 1 adet PM üyesi kardeşi, 1 adet eski genel başkan yeğeni, 1 adet PM üyesi ortağı, 1 adet eski genel başkan yardımcısı vardı, ben yoktum. Liyakat, beceri, emek yok sayıldı. Bir sosyal demokrat parti belediye meclis listesini böyle mi hazırlamalı? 

***

Belediye meclislerinin çalışma yöntemi malum. Meclise indirilen tasarılar hakkında grup kararı alınıyor. Karara uyacağından en ufak kuşku duyulan kişiler meclis aday listesine alınmıyor. Hemen tüm partiler bunu yapıyor. Belediye meclisleri böylece parti genel merkezinin politikası doğrultusunda hareket ediyor.  

Bendeniz İstanbul’un kalabalık bir ilçesinde yaşıyorum. Geçen dönemde bir iki eleştirimi ve talebimi meclis üyelerine iletmek istedim. Belediyenin internet sitesinde hiçbirinin e-mail adresi ya da telefon numarasını bulamadım. Sitede adları var ama irtibat numaraları yoktu. Yeni dönemde meclis üyelerinin hiç değilse bir irtibat adresinin internet sitesine konulmasını istesek çok mu olur? Seçtiğimiz kişiye ulaşmak hakkına sahip değil miyiz? 

TOWER

İskenderun’daki 17 katlı MCG Tower’ın geçen yıl ilk depremde bir yarısı ikinci depremde diğer yarısı yıkılmış, 14 kişi yaşamını yitirmişti. MCG Tower Davası’nın ilk duruşması yapıldı. 

Yapının ilk 4 katı yasal, 13 katı kaçaktı. 

Davada tutuklu sanık yoktu. 

Peki tutuksuz kaç sanık vardı… 

Bakınız kimler sorumlu sayılmış ve sanık yapılmıştı. 

“Ustabaşılar Abdülhamit B. ve Ali C., firma sahibi Ferhat S, inşaat yetkilileri Ali Cemil A. ve Hikmet Y., yapı denetim şirketi yetkilisi Sakin K., jeoloji mühendisi Mehmet İ., proje mühendisi Yıldıray Ş., mimar Hatice S., proje mimarı Meltem Y. ve statik proje mühendisi Mehmet Y…” 

Görüldüğü gibi inşaatın yapım sürecinde usta, mühendis, mimar, jeolog en az 12 kişinin imzası var. Ve hiçbirisi tutuklu değil. En ufak bir zarar görmüş de değiller. Dava 31 Mayıs’a ertelenmiş. Daha da çoook ertelenir. Daha da çook kaçak yapı yapılır. 

SEVR GERÇEĞİ

Birinci Dünya Savaşı yılları çok uzak olmamasına rağmen gerçeğe uymayan tarih saptırmaları yapılıyor. 

Bir iddia da şudur… 

“Türkiye’nin teslim belgesi olan Sevr Antlaşması, Meclis’ten geçmemiştir.”  

E. Gen. Naim Babüroğlu bu konudaki gerçeği şöyle anlatıyor:

“Sevr Antlaşması’nın görüşülmesi için Padişah Vahdettin, Meclis olmadığı için Saltanat Şûrası’nı toplar. 

22 Temmuz 1920’de toplanan Saltanat Şûrası’nda, emekli General Rıza Paşa dışında tüm üyeler Osmanlı’nın idam fermanı Sevr’in imzalanması yönünde kabul oyu verirler. 

Eğitim Bakanı Hadi Paşa, Danıştay Başkanı Rıza Tevfik ve Bern Elçisi Reşat Halis tarafından oluşan Osmanlı Heyeti, 10 Ağustos 1920’de Paris’te Sevr Banliyösünde Sevr Antlaşması’nı imzalar. 

Sevr’e göre Anadolu parçalanıyor, Doğu Anadolu’da bir Ermeni devleti, Güneydoğu’da özerk bir Kürdistan kuruluyordu. Osmanlı ordusu lağvediliyordu. 

Sevr ile Osmanlı Devleti tarih sahnesinden siliniyor, Türk Milleti’nin son yurdu da elden gidiyordu. 

Ankara’da Millî Mücadele kadrosunun kurduğu TBMM, 19 Ağustos 1920’de Sevr’i tanımadığını ilan eder. Antlaşmayı onaylayan Şûra üyeleriyle, imzalayan üyeleri vatan haini sayılarak vatandaşlıktan çıkarılır. Millî mücadele sonunda Sevr’in yerini Lozan alır. 

ÖVGÜN

Çanakkale Yenice’de üç gün önce 4,9 büyüklüğünde bir deprem oldu. 

Yer bilimci Prof. Övgün Ahmet Ercan depremin hemen ardından şu açıklamayı yaptı: 

“4,9’luk deprem burada biriken gerginliğin bir belirtisidir. Bu aralık 6,8 ile 7,4 arasında bir depreme gebedir.” 

Depremin sarsıntısının yarattığı korku sürerken böyle bir açıklamanın kime ne faydası oldu? Korkan insanları biraz daha korkutup uykularını kaçırmaktan başka ne işe yaradı? 

Biraz sorumluluk yahu! 

MEMNUNE

Arkadaşımız Musa Ağacık yıllar önce yerel seçim öncesi halkla röportajlar yapıyordu. Kastamonu’da yaşlı başlı amcaya sormuştu: 

– Belediye başkanından memnun musunuz? 

– Memnunuz… 

– Nesinden memnunsunuz? 

– Bize bir zararı dokunmuyor o yüzden memnunuz… 

Çoğu yerde bu tabloya rastlanabilir. 

Vatandaş hizmet almaktan umudunu kesmiş, zarar görmemeye razı! 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir