Ferrari buz koyarken ezeli rakibi çözdü! Mercedes’in kamera sistemi F1’i yendi

Derleyen: Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – Formula 1 yarışları, binlerce insanın takip ettiği, nefes kesen anlara sahne oluyor. Bazen dev markaları, ölümlü kazalara gaz ve fren arasındaki ince bir çizgi üzerinde gidip gelen onlarca pilot temsil ediyor. Tıpkı futbolda olduğu gibi ezeli rakip, ebedi dost olan takımlar pistlerin tozunu attırıyor. Futbolda Fenerbahçe ile Galatasaray arasında yaşanan ‘derbi’ heyecanı, F1 yarışlarında Ferrari ile Mercedes arasında yaşanıyor. 1950 ile Mart 2024 arasında en fazla F1 yarışı kazanan takımlar, 244 zafer ile Ferrari, 183 zafer ile McLaren, 125 zafer ile Mercedes olsa da bu kez kazanan büyük bir farkla Mercedes olacak. Şu an tüm F1 araçlarının üzerinde, hava girişinin üstünden araç üstü çekimi yapılabilmesi için birer kamera bulunması mecburi. Yarış boyunca çalışan kameraların ise aşırı ısınma ve aracın performansını düşürmek gibi dezavantajları olabiliyor. Bu nedenle kameraların aracın aerodinamik yapısını ve performansını olumsuz etkilemeden soğutulması şart. Dev markalar kameralar konusunda da başlı başına bir yarış verirken bu kez galibiyet lider Ferrari’nin değil Mercedes’in oldu! Peki ama Mercedes, Ferrari’nin buz torbasıyla yaptığını nasıl mühendislik harikasına çevirdi?

Soldaki Ferrari, sağdaki Mercedes’in kamera soğutma sistemi

FERRARİ’NİN KAMERASINDAKİ SARI TORBANIN SIRRI

Formula 1 yarışlarının zorunluluğu haline gelen araçlara yerleşik konumlanan kameralarının çalışma sıcaklığı aralığı 50 ila 120 derece arasında oluyor. Ancak dünya devi Ferrari’nin kamerasındaki yetersiz soğutma sistemi, araç dururken bile kameranın aşırı ısınmasına ve otomatik olarak kapanmasına neden olacak kadar büyük sorun çıkarıyordu. Ferrari’nin kameraları kendi çalışma ısısının yanında araçtan gelen ısıyı da emiyor ve ortaya inanılmaz derecede sıcak kameralar çıkıyordu. Kamera çoğu zaman çalışmayı durduruyor ve hatta aracın performansını dahi etkiliyordu. Bu nedenle ekip, ara ara kameranın üzerine içi kuru buz dolu sarı bir torba koyarak soğutmayı denedi. Aşırı ısınma sorunu ilk olarak 2017’deki Brezilya Grand Prix’sindeki yüksek sıcaklıklar sırasında fark edildi.

Kameraların fazla ısınmaları her pistte yaşanan bir sorun değildi. Bazı pistler bulunduğu coğrafyanın koşullarına bağlı olarak, sıcaklığın 20 ila 25 derece aralığında olduğu, ancak yükseklik nedeniyle yüzde 25 daha az hava molekülünün olduğu noktalarda kamera sorunu yaşanıyordu.

MERCEDES RAKİBİNİ NASIL ALT ETTİ?

Mercedes, 2014’ten bu yana güç ünitesinde hava-su şarj soğutucusu kullanırken, pistin diğer sakinlerinin çoğu hava-hava soğutma sistemine güveniyor. Hava, döner kasnak hava girişi yoluyla motorun yanma odalarına doğru yolculuğuna başlar ve burada basınç altında olduğu turbo şarjın kompresör aşamasına yani Mercedes’te bloğun ön kısmında beslenir. Havayı sıkıştırmanın amacı, her emme strokunda silindire daha fazla oksijen sıkıştırmaktır ve ultra zayıf yanmalı motorlar olarak F1 V6’lar çok fazla havaya ihtiyaç duyar. Bu nedenle Mercedes’in ve Honda’nın son olarak da Alpine/Renault’un yerleşimleri Ferrari ve diğerlerine oranla daha avantajlıdır. Mercedes ve aynı sistemi kullanan markalar, daha büyük ve daha verimli bir kompresöre olanak tanır.

Görevi havadan mümkün olduğu kadar fazla ısıyı uzaklaştırmak olan şarj soğutucu devreye girmeden önce, Renault motor durumunda, kompresördeki çıkış havası sıcaklığı 220 derece civarı kaydediliyor. Manifolda (birden çok borunun bağlantı noktalarını taşıyan tek parça boru) ulaştığında bu sıcaklık yaklaşık 55°C’ye düşüyor. Şarj havasının, soğutma havası akışında bulunan bir radyatörden geçirildiği hava-hava ısı eşanjörü kullanımı ısıyı 4 kat düşürerek başarılı oluyor. Ancak bu sistem yine de en etkili yöntem değil. Çünkü hava, ısıyı iletme konusunda suya oranla nispeten zayıftır. Hava-su şarj soğutucusunda hava, soğutucuyla doldurulmuş çok ince duvarlı (ısı transferini maksimuma çıkarmak için) tüplerden oluşan bir devre üzerinden geçirilir. Hava-su sistemleri her ne kadar daha verimli olsa da, bu tür soğutucuların tasarlanması ve güvenilir hale getirilmesi çok daha zor olur. Özellikle de konu küçük soğutucu boruları arasındaki bağlantı noktalarından hiçbirinin sızıntı yapmamasını sağlamak olduğunda bu sistemlere güvenmek zorlaşır. Dünya devi Mercedes ise her ne olursa olsun, hep bu yolu izledi. Performans ve paketleme yani yapısal olarak yerleşimin avantajlarından yararlandı. F1 teknik direktörü Pat Symonds, sistemin 2’nci testi sırasında Mercedes’in artık eskisinden daha gelişmiş, daha verimli ve daha küçük bir soğutucu kullandığını açıkladı. İşte Ferrari’nin yapamadığı, sonunda Mercedes tarafından böyle başarıldı!

MEKSİKA VE AVUSTURYA PİSTLERİ KANITLADI

Mercedes’in soğutma sorunu yaşadığı son sefer, bir yüksek irtifa pisti olan Avusturya GP’sindeydi. Avusturya’da 2.250 metre olan rakım, ortam sıcaklığı ve Mercedes’in orijinal soğutma paketi kombinasyonunun, takımın en az agresif motor modları dışında herhangi bir şeyi kullanmasına izin vermeyecek kadar sıcak olduğu ortaya çıkmıştı. Bu da dünya devinin performanslarını ciddi şekilde kısıtladı. Yaşanan sorunun temel kaynağı, otomobilin tasarım aşamasında, radyatör boyutları belirlenirken yapılan basit bir yanlış hesaplamaydı. Sorun, otomobilin kaportası bu hatalı hesaplama baz alınarak üretildikten çok sonra keşfedilmişti. Yanlış hesaplama aslında soğutmanın çok gerekli olmadığı yarışlarda aerodinamik bir avantaj sağlayacaktı. Ancak çok sıcak yarışlarda ise büyük ve pahalıya mal olacak sorunların yaşanabileceği Mercedes takımı tarafından biliniyordu.

Aslına bakılırsa sıcaklığın yüksek olduğu Meksika pistinde Mercedes’in en büyük endişesi motor sıcaklıkları ve kameralar değildi. Ancak yine de sürücülerin bu konuda ara ara kontrole ihtiyacı vardı. Mercedes’in kameralarında çözdüğü ama asıl sorunu yaşayacağı sıcaklık artışı fren kanallarında kaydedildi. Mercedes geleneksel olarak rakiplerine göre daha küçük ön fren kanallarına sahipti. Meksika’da bunlar tamamen açılmıştı. Ancak bu yine de frenler üzerindeki hava akışının olumlu etki ettiği anlamına geliyordu. Meksika pistlerinde farklı noktalarda soğutma sorunları yaşayan devler arasında Mercedes galip olmuştu. Ancak Hamilton’un zaferi dışarıdan bakıldığında kusursuz gibi görünse de, bu sadece harika bir sürüşün ve akıllı stratejinin değil, aynı zamanda takımın soğutma ihtiyacını karşılamak için fedakârca alın teri dökmesinin ürünüydü.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir